9 Ocak 2007 Salı

Çok yeni okuduğum ve gerçekten çok etkilendiğim bir kitaptan çarpıcı bir parağraf;

Günümüzde şu ana dek hiçbir kent uygarlığının yaşamamış olduğu bir hareket kolaylığı içersinde olmamıza karşın hareket, günlük faaliyetlerimiz içerrisinde en çok kaygı yaratan unsur haline gelmiştir. bu kaygı bireyin sınırsız hareketini mutlak bir hak saymamızdan doğar. Özel otomobil bu hakkın kullanımı için uygun bir araçtır. Bunun kamusal alanlar özellikle de kent sokakları üzerindeki etkisi şudur; bu alanlar özgür hareketin hizmetine sokulmadıkça anlamsız hatta çıldırtıcı bir hale gelirler. modern ulaşım teknolojisi, sokakta var olmanın yerine coğrafi sınırlamaları yok etme arzusunu koyar...

2005 yılında Bursa da ASSİTEJ'in düzenlediği bir tiyatro festivalinde yanımdakilerden biri izlemekte olduğumuz çok başarılı fakat yavaş ilerleyen bir oyun için tam olarak şöyle demişti; "hayatım o kadar hızlı akıyor ki bu hızlılık içerisinde yavaş hiçbir şeye tahammülüm yok galiba". O zaman kendi hayatımlada çok uyumlu olduğunu düşündüğüm bu cümleyi, bu zaman yukarıdaki parağraf ve devamındaki parağraflarla bağdaştırabiliyorum...

Çok sık kullanılan bu yüzdende klişeleşmiz bir söz vardır; "kendimi kalabalığın içerisinde yalnız hissediyorum". Bu sözün büyük şirketler tarafından çalışanların kalabalık içersinde yalıtılarak sadece işe kendilerini vermelerine yönelik olarak nasıl bir mimimari hamleye dönüştütüldüğü de kitabın başlarında çok başarılı bir şekilde anlatılıyor;

... ofis duvarları yıkılarak görüş engelleri ortadan kaldırılmakta ya da ortadaki geniş açık alanı çevreleyen bir dizi özel ofis düşünülmektedir... insanlar gün boyu birbilerinin önünde olursa dedikodu yapma ve çene çalma ihtimali azalacak kendilerine çeki düzen vereceklerdir. Herkes birbirinin denetimi altında olunca, sosyalleşme azalır ve sessizlik tek savunma tarzı haline gelir... insan sosyalliğini hissedebilmek için başkalarının yakın gözlemlerinden uzak durmaya ihtiyaç duymaktadır...yakın temas artığında sosyallikte düşüş başlar...

Çarpıcı bir kitap. Özelliklede türkiyedeki kamusal yaşamında nasıl iflas edip insanların özel yaşamlarının ülke gündeminin büyük bir kısmını oluşturmaya başladığını açıklamaya yönelik sağlam tezler var...

"Kamusal İnsanın Çöküşü"
Richard Sennett
Ayrıntı Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder